‘Marifet iltifata tabidir’

‘Marifet iltifata tabidir’Kanaldhaber, 10.12.2009,

http://www.kanaldhaber.com.tr/HaberDetay.aspx?haberid=56433&catid=32
Kanaldhaber, 10.12.2009, Tanzer GEZER (İhtilaf Yönetimi Uzmanı), ofis@ihtilafyonetimi.com
 
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2009 Küresel Tütün Salgını Raporunu New York’un ardından bu sene İstanbul’da Dünya’ya arz etti. İstanbul’un seçilmiş olması tesadüf değil. WHO, Türkiye’de başarılanları takdirle karşıladı ve örnek olarak Dünya’ya gösterdi.
 
Gerçekten bu başarıyı takdir etmemek mümkün değil. Ve daha da ileri giderek diyebiliriz ki bu, Devlet ve sivil toplum dayanışmasının, tartışmasının ve işbirliğinin çok güzel bir örneğidir. İsim vermek gerekirse, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, Meclis Sağlık Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cevdet Erdöl ve Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) Başkanı sevgili Prof. Dr. Elif Dağlı, gönlümde birer kahramandırlar.
 
Bu isimlerin arasına, “işte benim Başbakanım” Erdoğan’ı da katmadan olmaz. Recep Akdağ, Küresel Tütün Salgını Raporunun lansmanında yaptığı konuşmasında, kendisini “anti-sigara fanatiği” olarak niteledi. Gerçekten, Başbakan bu konuda işte benim Başbakanımdır.
 
Bu işbirliğinin kolay başarılmadığını takip ettim. Hala mücadele devam etmekte çünkü tütün sanayi binbir türlü kıvırmanın peşinde. Çok yaratıcı olduklarını kabul etmek lazımsa da Elif Hanım ve ekibinin belli bir dinamiğe sahip, akıllı ve istikrarlı çalışmalarının karşısında pes edeceklerinden çok eminim. Bu sefer Devlet de kararlı görülüyor.
 
Gündüz toplantıda yapılan konuşmalardan bazı satırbaşlarını aktarmam gerekli;
Sağlık Bakanı Recep Akdağ; Bakanlığın Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Tütün ve Bağımlılık Yapıcı Maddelerle Mücadele Daire Başkanlığının kurulduğunu, ilgili Bakanlıklar, Üniversiteler ve Sivil Toplum Örgütlerinin işbirliği ile hazırlanan “Ulusal Tütün Kontrol Programı”nın Başbakanlık Genelgesi olarak yayımlandığını, 81 ilde İl Tütün Kontrol Kurullarının oluşturulduğunu, Ulusal Tütün Kontrol Programı Eylem Planı 2008-2012’nin hazırlandığını, yasal düzenlemenin Küresel Tütün Salgını Raporu ile uyumlu olduğunu, yürütmede çok kararlı olunduğunu, ulusal medya kampanyası ile topluma ulaşıldığını, WHO’nun Dünya Sigarasız Gününde Avrupa Bölgesi 2008 yılı Sigara ile Mücadele Ödülünü Bakanlığa verdiğini, Galatasaray Üniversitesi’nin de En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülünü yine Bakanlığa verdiğini anlattı.
 
Bakan’a göre, uygulama, sigara içen içmeyen tüm vatandaşlarımızdan büyük destek gördü. Halkın %96’sı kamu kurumları ve banka gibi yerlerde, %97’si toplu taşıma araçlarında ve restoranlarda, %82’si kahvehanelerde, %91’i ise alışveriş merkezlerinde sigara içilmemesini olumlu karşılamakta.
 
Bir başka bilgi ise biraz kafamı karıştırdı. Acaba mı dedim açıkçası.
Recep Akdağ, tütün kontrol çalışmalarını izlemek amacıyla 81 ilde 1731 denetim ekibi kurulduğunu ve 4500 kadar denetçi ile ülke genelinde 240.000 denetim gerçekleştirildiğini, aksaklık olan yerlere uyarı verildiğini ve ihlale devam edenlere ceza verildiğini anlattı.
Bu çok güzel bir tablo. Akdağ, denetim ekiplerinin sahadaki denetimlerde genel olarak yasaya uyum oranını %99,4 tespit ettiklerini söyledi. Ah keşke ama bir anda içim sıkıldı… Maalesef durum bu değil. Dolayısıyla Bakan’ın bu tespitinin ardından kuşkucu ve muhalif kimliğim yine patladı. Rüyam birden kesildi. Her ne kadar Akdağ konuşmasında “marifet iltifata tabidir” dediyse de en azından denetimler konusunda zayıf kalındığına dair kanaatim oluştu. Çünkü mevcut durumda, sıkıysa kapalı alanda sigara içen birini ikaz edin ve görün nasıl azarlanırsınız, işletme ve garsonlar tarafından itilip kakılırsınız ve servisiniz geç yapılır…
 
Bakan’a buradan MAHALLE BASKISI meselesini hatırlatmış olayım. Denetimler iki değil dört göz ile yapılsa daha iyi olacak çünkü başıma gelmese ben de inanmam ama bir lokantada belli bir marka tütün imalatçısının tanıtım elemanı masamıza kadar gelip sigara içen olmadığımızı söylememize rağmen sigaraya başlamamız için bizi bilgilendirmeye kalktı. Bu da, Elif Dağlı ile yıllar sonra hatırladığımda bile güleceğim bir anımızdır. Tanıtımı yapan gencin yerinde olmak istemezdim.
O yüzden, Recep Akdağ’ın denetim verisi masalsı geldi. Ama umutluyum çünkü hem Bakan hem de Cevdet Erdöl Hoca denetimlerde aksaklık olduğuna dair mesajı aldılar. Tabii ki marifet iltifata tabidir, o yüzden uygulamadaki aksaklıklara da sonuna kadar eğileceklerine inancım sonsuz. Onlar değil mi ki Türkiye’yi WHO’nun belirlediği Avrupa Bölgesindeki 53 ülkeden halka açık alanlarda tütün kullanımı %100 yasak olan sadece üç ülkeden (İrlanda, İngiltere ve Türkiye) biri arasına soktular ve bunun için haklı olarak takdiri hak ettiklerini düşünüyorlar.
 
Recep Beyin konuşmasından bir bölüm ise canımı sıktı. Tütün kontrolünden sonra alkol kontrolünde de WHO’nun önderlik yapmasını istedi Bakan. Haberci atladı tabii, “Vay, yoksa alkol de mi yasaklanacaktı, yoksa bu tedbirler halk sağlığı adına değil de İslami değerleri korumak adına mı yapılıyordu…”
Habercilerin, haber peşinde koşmak yerine haber yaratmaya çalışması olağan karşılanmalı mı? Bence hayır. Özellikle burada tütün sanayi ile alkol sanayinin işbirliğine yağ sürüldüğünü belirtmekte fayda var. Bu, tütün sanayinin bir stratejisidir, haberci sazan durumuna düşmüştür. Ama tabii soruyu soran habercinin de sigara bağımlısı olma ihtimali yüksektir, insani olarak da ne kadar ÇARPICI haber yaparsa o kadar mesleğinde ilerleyebilecektir. Bu zihniyetle hareket eden bazı habercilerin hazır Bakanı yakalamışken sanki önceden hiç sorulmamış bir şey gibi sigara toplantısında aşı meselesini sormalarını da benim profesyonellik, iş bilirlik anlayışımın dışında kaldığını belirtmeliyim.
 
Alkol meselesini ise WHO Genel Direktör Yardımcısı Dr. Ala Alwan yanıtladı. WHO’nun, alkolün uygunsuz kullanımı ve olumsuz tesirlerinden toplumları arındırmak için çalışmalar yaptığını ancak, Tütün Kontrolü gibi bir Alkol Kontrolü konvansiyonu hazırlamayacaklarını bildirdi. Hem habercilere hem de Bakanımıza.  
 
Diğer konuşmacıların ardından toplantı bitti ve gözlerime inanamadım. Habercilerin çok önemli bölümü açık alana hücum ederek sigaralarını yaktılar. Birazdan tütün kontrolü ile ilgili haberlerini hazırlayacaklar!  
 
Günün sonunda ise akşam yemeğinde bir araya geldiğimiz Prof. Dr. Cevdet Erdöl, “özel sigara ruhsatlı mekanlar” talebi ile kendilerine müracaat edildiğini ancak, talebin anlamsız ve kesinlikle kabul edilemez olduğunu belirtti. Yasanın hafifletilmeyecek olmasını sevinçle karşıladım.
 
Kıssadan hisse, daha tütün kontrolü açısından yapacak çok işimiz var çünkü düşman uyumuyor.
Gece uykuya dalarken ise Recep Akdağ’ın sesi kulaklarımda sevinçle çınladı, “Türkiye’de Tütün Kontrolü ile birlikte sigara satışlarında %9 düşüş yaşandı.”
Emeği ve yüreği olan her paydaşa teşekkürlerimle.
Tabii ki marifet iltifata tabiidir…
Bir başka yazımda, yakında yürürlüğe girecek olan paketlerdeki resimler ve uyarıların kamera arkasını okuyacaksınız.