4207 Sayılı Kanun ile 5727 Sayılı Kanun...

4207 Sayılı Kanun ile 5727 Sayılı Kanun Dumansız Bir Hava Sağlayabilecek mi?Mahalli İdareler Dergisi, 00.03.2009,

4207 SAYILI KANUN İLE 5727 SAYILI KANUN DUMANSIZ BİR HAVA SAĞLAYABİLECEK Mİ?   (**)  
                                              
                                                                          Hüseyin BİLGİN                 İsmail ÖZKAN
                                                                         Denizli İd. Mah. Hakimi     Tütün Tek. Müh.
            GİRİŞ
Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesini 28/4/2004 tarihinde imzalamış, uluslararası sözleşmenin gereği olarak 2006 yılında Ulusal Tütün Kontrolü Programını (UTKP) hazırlamış, söz konusu Program 7/10/2006 tarihli ve 26312 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış, nihayetinde 12/12/2007 tarihinde Ankara’da Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın katılımıyla UTKP Eylem Planını kamuoyuna tanıtılmıştır. Bu aşamalardan sonra 5727 sayılı Kanun da uluslararası yükümlülüğümüzün bir sonucu olarak TBMM gündemine gelmiştir
4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda değişiklik yapan 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, TBMM’de 3.1.2008 tarihinde kabul edilmiştir. Bu kanunla beraber kapalı mekânlarda tütün ürünlerinin tüketilmesi yasaklanmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 1 milyar 300 milyon kişi sigara içmekte ve her yıl 5 milyon kişi sigaraya bağlı hastalıklardan hayatını kaybetmektedir. 2020 yılında ise dünyada 10 milyon kişinin sigara nedenli hastalıklardan ölmesi tahmin edilmektedir.
Türkiye’de son 20 yılda sigara tüketimi yüzde 80 oranında artarak nüfusumuzun üçte biri sigara içicisi duruma gelmiştir. Erkeklerin yarısı, kadınların da yüzde 20’sinin sigara tiryakisi olduğu ülkemizde 18 yaş üzeri sigara içme oranı ise yüzde 33,4’dür. Halkımız her gün ortalama 15 milyon paket sigara tüketmektedir. Yani kişi başına yılda 76,1 paket sigara içilmektedir. Ülkemizde her yıl sigaraya bağlı hastalıklardan 100.000 kişinin öldüğü tahmin edilmektedir. Türkiye’de yıllık sigara tüketim pazarı 15 milyar YTL.dir. Bu rakama, sigaranın sebep olduğu yangınlar ile tütün ürünlerinin sebep olduğu hastalıklar dâhil edildiğinde toplam da yılda 40 milyar YTL’yi bulmaktadır.
Bu haliyle dünyada ve ülkemizde sigara içmenin yaygın bir alışkanlık ve önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu aşikârdır. Dünya sigara tüketiminde 115 bin ton’la Türkiye 7. sırada yer almaktadır. Bu durum Dünya sigara tröstlerinin iştahını fazlasıyla kabartmaktadır.          4207 sayılı Kanun, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun adını taşımakta iken 5727 sayılı Kanunla[1] birlikte Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun adını almıştır. 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun 07.11.1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilmiş ve 22829 sayılı ve 26.11.1996 Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Kanun 1996 yılında kabul edilip aynı yıl yürürlüğe girmesine rağmen, 5727 sayılı Kanunla getirilen değişikliklerle birlikte daha çok gündeme oturmuş ve yoğun olarak ele alınıp incelenilmeye başlanmıştır. Bizde bu çalışmamızda 4207 sayılı Kanun ile bu kanunda yapılan değişikliklerin neler olduğuna ve bu değişiklerin getirdiği yeniliklere değineceğiz.
            Yukarıda da değindiğimiz üzere, 5727 sayılı Kanunun kabulüyle birlikte 4207 sayılı Kanunun uygulama sahası oldukça genişletilmiştir. Özellikle, sigara olarak adlandırılan tütün ürününün kullanım alanları oldukça daraltılmıştır. Bu daraltma yapılırken de belli aşamalar kabul edilmiş ve buna ilişkin düzenlemelerin yürürlük tarihleri ayrı ayrı belirtilmiştir. Bu şekilde ayrı ayrı yürürlük tarihi belirtmenin sebebi ise, insanlarda oluşan bir takım alışkanlıkların değişmesi zaman alacağı düşüncesidir.
            Esasen sigara kullanım yaşının ilköğretim öğrencilerine kadar indiği ve sigaranın insan sağlığına zararların tartışmasız olduğu günümüzde, bu zararlı alışkanlıktan gençlerimizi ve insanımızı korumak amacıyla çıkartılan yasal düzenlemeler oldukça yerindedir. Zira, bizim oralarda söylendiği üzere, sigara, dumanını yel alan, parasını el alan ve zararı zehri sana kalan, kötü bir alışkanlıktır.
 
            I - GENEL OLARAK 4207 SAYILI KANUNUN AMACI
            4207 sayılı Kanunun 1. maddesinde bu kanunun amacı, 5727 sayılı Kanunla değişmeden önce, “ kişileri tütün ve tütün malullerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirler almaktır.” şeklinde idi. 5727 sayılı Yasanın 2. maddesiyle “Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır.”şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Yeni düzenlemede sadece mevcut kişileri değil gelecek nesillerinde sigara vb tütün ürünlerinin sağlığa zararlı etkilerinden korunması gerektiği vurgulanmıştır. Önceki düzenlemeden farklı olarak 4207 sayılı Kanunun amacı arasında “herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması” da ilave edilmiştir. Herkesin temiz hava soluması ise, sigara vb maddelerin dumanlarından özellikle bu tür dumanlı tütün mamullerini kullanmayanları korumakla gerçekleşecektir. Aşağıda da değineceğimiz üzere, 5727 sayılı Yasa tam olarak bu amacı gerçekleştirmek için çıkartılmıştır. Ayrıca 5277 sayılı Yasa tütün ve tütün ürünlerinin kullanıma ilişkin yasakları içermekle birlikte biz çalışmamızda bunu toplumda en çok ve yaygın olarak kullanılan tütün ürünü sigara olması nedeniyle sigara yasağı olarak ifade ediyoruz. Çalışmamızda geçen sigara yasağı ifadesiyle aslında tüm tütün ürünlerini kastettiğimizi belirtelim.
 
         II - TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN YASAKLANMASI
         4207 sayılı Yasanın “Tütün ve Tütün Mamullerinin İçilmesi Yasaklanan Yerler” başlığını taşıyan 2. maddesinde, “Sağlık, eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile kapalı spor salonlarında ve toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaktır.Bu gibi mahallerde tütün ve tütün mamullerinin içilebilmesi için ayrı yerler tahsis edilir. Tahsis edilen yerden, sigara içilmeyen mahallere duman gidişini engelleyecek, havalandırma, tecrit etme gibi tedbirler alınır.” hükmü yer almakta idi. Bu madde metnine baktığımızda, Tütün ve tütün mamullerinin kullanılması yasak olan yerler, genel olarak sağlık hizmetlerinin görüldüğü (hastane, sağlık ocağı vb. yerler), eğitim – öğretim hizmeti veren (okullar, dersaneler gibi) yerler, kültür hizmeti veren (müzeler, kütüphaneler gibi) yerler, her türlü kapalı spor salonları, toplu taşımacılık yapan her türlü nakil vasıtaları ( belediye otobüsleri, şehirler arası otobüsler, minibüsler, trenler, raylı ulaşım araçları, uçaklar vb) ve bunların bekleme salonları (garajlar, kapalı durakları, istasyonlar), kamu kurum ve kuruluşlarında ise, en az beş kişinin görev yaptığı kapalı mekânlardır ( işyerlerindeki bürolar gibi). 4207 sayılı Yasanın 2. maddesi yukarıda anılan bu yerlerde her türlü tütün ve tütün mamulünün kullanımını yasaklamıştı. Ancak bu yasaklama ile beraber tiryakiler olarak adlandırılan ve tütün ürünü kullanan kişiler de düşünülmüş ve bu kişiler için sigara içme yerlerinin tahsis edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Tahsis edilen bu yerlerin ise, sigara içilmesi yasak olan yere duman gidişi olmaması gerektiği ve bu yerlerin havalandırma sisteminin olması gerektiği açıkça kanunda düzenlenmiştir. Gerçi bu derece ayrıntılı bir düzenlemeye kanunda yer verilmesi kanun yapma tekniği açısından ayrı bir tartışma konusudur.
        4207 sayılı Kanunun önceki hali yukarıda ifade ettiğimiz gibi iken, 5727 sayılı Kanunla 2. madde başlığı ile birlikte değişmiştir.“Tütün Ürünlerinin Yasaklanması” başlığını alan 2. maddede, 5727 sayılı Yasa ile getirilen değişikliklere baktığımızda, ayrıntılı olarak sigara gibi tütün ürünlerinin kullanılmayacağı alanlar belirtildiğini görmekteyiz.
         Buna göre, kamu hizmeti gören bütün binaların (belediyelerin hizmet binaları, adliyeler, sağlık ocakları, hastaneler, belediyeler, valilik ve kaymakamlık binaları ile bu binaların içlerinde yer alan il ve ilçe müdürlükleri vs.) kapalı alanlarında (5277 Sayılı Yasa 2/1-a maddesi); Kamu hizmeti gören binalar dışında özel hukuk kişilerine ait olan veya işletilen özel okullar, dershaneler, kurslar gibi eğitim binaları, özel hastaneler, tıp merkezleri, dal merkezleri gibi sağlık hizmeti sunan binalar, üretim yapan imalathaneler, ticarethaneler, spor salonları, eğlence merkezleri, her türlü sosyal ve kültürel aktivitenin yapıldığı yerlerin koridorları da dahil olmak üzere tüm kapalı mekanlarında, (ancak yasa koyucu burada bir istisna getirerek ikamet edilen evleri bu yasak kapsamına almamıştır. Kişiler ikametgâh olarak kullandıkları evlerinin kapalı yerlerinde sigara vs tütün ürünü tüketme özgürlüğüne sahiptirler. Burada değinilmesi gereken önemli bir husus ise, evde sigara tüketenlerin sigaranın zararlı etkilerinden aynı evde yaşayan diğer bireyler özellikle de çocukların olumsuz etkilenmesini önlemesi gerekir.) (5277 Sayılı Yasa 2/1-b maddesi);
        Tüm toplu taşıma araçlarında tütün kullanımı yasaklanmıştır. Bu düzenleme aslında 4207 sayılı Yasada da yer almakta idi. Burada yeni düzenleme ile taksicilerde yasak kapsamına alındığı açıkça yasada ifade edilmiştir. Toplu taşıma araçlarının türleri de tek tek sayılmıştır. Karayolu (otobüsler, minibüsler vs.), demiryolu (trenler, metro, raylı taşıma araçları vs.), denizyolu (gemi, feribot vs.) ve havayolu (uçaklar vs.) gibi toplu ulaşım araçları da tütün ürünü kullanımı yasaklandığı yinelenmiştir.(5277 SayılıYasa 2/1-c maddesi)
        Yasa koyucu yasak olan kapalı mekanları sayarken kamu hizmeti gören binalar içerisinde ve özel hukuk kişilerince işletilen eğitim hizmeti veren yerler içersinde olmak üzere yukarıda sayılan iki bendede girmesine rağmen (ç ) bendinde ayrıca Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında tütün ve tütün ürünü kullanımının yasak olduğunu belirtmiştir. Buna göre, bu sayılan yerlerin bahçelerinde de (mesela, okulların bahçesinde öğretmenlerce sigara içilmesi yasaklanmıştır.) tütün ürünü kullanımı yasaklanarak, bu yerlerde bulunan özellikle küçük yaştaki öğrencilerin ve çocukların hem olumsuz etkilenmesi hem de kötü bir alışkanlığa özendirilmemesi amaçlanmıştır. Öğretmeninin sigara içtiğini gören bir öğrenciye sigaranın ne kadar zararlı olduğunu anlatırsanız anlatın onu bu konuda ikna etmek oldukça zor olacaktır. Bu nedenle yasa koyucu bu bendi ayrıca koyma ihtiyacı hissetmiştir.(5277 Sayılı Yasa 2/1-ç maddesi )
        5277 sayılı Yasa tütün ve tütün ürünlerinin tüketilmesi yasağını oldukça genişletmiştir. Nitekim anılan Yasanın 2/1-d bendinde, lokantalar, kahvehaneler, kafeteryalar, birahaneler vb. eğlence hizmeti verilen işletmelerde yasak kapsamına alınmıştır. Bu yasa maddesiyle birlikte yasağın kapsamı oldukça genişlemiştir. Tabi ki bu yasa maddesinin ne kadar uygulanabileceği ise ayrı bir tartışma konusudur. Anadolu’daki X köyünün kahvesinde bunun denetimini kim nasıl yapacaktır. Bu da ayrı bir tartışma konusudur.
        Yasa koyucu sigara içmenin yasak olduğu yerlere 1. bentte yer verdikten sonra, 2. bentte de, bu yasaklara ilişkin iki ayrı istisna hükmüne yer vermiştir. Buna göre, halk arasında huzurevi diye de adlandırılan yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde, (5277 Sayılı Yasa 2/2-a maddesi) ile Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde, (5277 Sayılı Yasa 2/2-b maddesi) sigara içmek için özel alanlar oluşturulabileceği hükme bağlanmıştır. Burada amaçlanan zaten belli bir rahatsızlığı veya sorunları nedeniyle o yerlere giden ve dışarı çıkma bir başka ifadeyle açık alanlara çıkma imkânı bulunmayan insanlar düşünülerek bu düzenleme getirilmiştir. Aynı şekilde denizde uzun yolculuklar yapan gemilerin güvertelerinin bir bölümünde sigara içme alanları yapılarak diğer yolculara sigaranın olumsuz etkilerinde korumak mümkündür. Zira zaten gemilerin güverteleri de bir nevi açık alan gibidir. Ancak, yasa koyucu bu iki istisnaya da bir başka istisna getirmiş ve bu anılan yerlerdeki oluşturulan sigara içme mekânlarına kesinlikle 18 yaşından küçüklerin giremeyeceğini ifade etmiştir. Yani, 18 yaşından küçük tiryakiler yasanın getirdiği bu istisnalardan yararlanamayacaklar.
        Öte yandan, 5277sayılı Yasa konaklama hizmeti veren otel gibi yerler içinde bir tercih sistemi getirmiştir. Oteller dilerlerse odalarının bir kısmını tütün ürünü kullanan müşterilerine tahsis edebilirler.(5277 Sayılı Yasa 2/3. maddesi) Yani sigara kullanan müşterileri o odalarda kalabilir. Ancak, yukarıda da belirtilen ve otellerin ortak kullanım alanları olan havuzları, lokantaları, çay bahçeleri, eğlence merkezleri yine sigara içmenin yasak olduğu alanlar kapsamındadır.
        Aynı şekilde açık havada yapılmasına rağmen her türlü spor ( futbol maçları, at yarışları yağlı güreş müsabakaları vs.) kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin ( açık hava sinemaları, açık hava konserleri vs.) yapıldığı yerler ile bunların izleme yerleri ( stadyumlar, konser alanları, açık hava tiyatroları ) sigara kullanımının yasak olduğu yerler içindedir. (5277 Sayılı Yasa 2/4. maddesi) Burada açık hava olmasına rağmen anılan yerlerde yerine göre binlerce insan toplanabilmekte, hem diğer insanların sağlığı olumsuz etkilenmekte hem de toplanan kalabalığın içindeki küçüklere olumsuz örnek olmaktadır. Bu nedenle bu yasak kapsamına açık havada da olsa sayılan yerlerde sigara kullanımı yasaklanmıştır. Tabi ki yasa koyucu gene burada da tiryakileri düşünerek, özel sigara içme bölümleri olabileceğini hükme bağlamış ve buraları diğer kapalı mekânlarla bir tutmamıştır. Ancak hemen belirtelim ki yasada yer almasa da sigara içilmek üzere ayrılan bu mekânlara da çocukların girmesi engellenmelidir.
         Sigara içen tiryakiler için kimi bazı yerlerde özel kapalı alanların tahsisine izin veren yasa koyucu bu yerlerin taşıması gereken özelliği de, 4207 sayılı Yasanın önceki halinde olduğu gibi, koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmiş ve havalandırma tertibatı ile donatılmış olması gerektiğini ifade etmiştir (5277 Sayılı Yasa 2/5 maddesi). Burada başkalarının sigaranın zararlı etkilerinden korunması amaçlandığı gibi sigara içilen kapalı mekanda bulunanlarında sağlığı düşünülmüştür. Tahsis edilen sigara odalarının havalandırma sistemi de bulunmalıdır. Ancak bu durum sadece yukarıda sayılan ve sigara odası bulunabileceğine izin verilen yerler için geçerlidir. Yoksa kesin olarak sigara kullanımı yasaklanan mekânlarda ( belediyeler gibi kamu hizmeti gören binalar vs.) sigara içmek için ayrı bir yer tahsisi olmayacaktır.
        Yasa koyucu burada yasada geçen tütün ürününden ne anlaşılması gerektiğini de açıklamıştır. Buna göre, “tütün ürünü”; tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade etmektedir. (5277 Sayılı Yasa 2/6 maddesi). Bizde çalışmamızda bu sayılan unsurları en çok barındıran sigara üzerinden konuyu ele alsak da aslında sigara sözcüğünün geçtiği her yerde kastettiğimiz yukarıda anılan tütün ürünü tanımında verilen maddelerdir.
 
        III- DİĞER KORUYUCU ÖNLEMLER
        4207 sayılı Yasanın “diğer yasaklar” başlığını taşıyan 3. maddesinde, “Tütün ve tütün mamullerinin isim, marka veya alametler kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımının yapılması veya bunların kullanılmasını teşvik ve özendirici kampanyalar düzenlenmesi yasaktır[2]. On sekiz yaşından küçüklere tütün ve tütün mamulleri satışı yapılamaz.” hükmü yer almakta idi. Bu hükme baktığımızda, 18 yaşından küçüklere sigara satışları ile sigara vb tütün ürünlerinin her ne suretle olursa olsun reklamı da yasaklanmıştı. Nitekim 4207 sayılı Yasanın kabulünden sonra da yazılı ve görsel basında tütün ürünlerinin reklamını görmez olmuştuk. Ancak 18 yaşından küçüklere ise maalesef sigara satışının önüne geçilememişti. Zira bu konuda hem denetim sistemi çok zayıf kalıyor hem de Türk aile yapısı gereği babalar çocuklarını her zaman bakkala sigara almaya gönderiyor ve bakkallarda çocuklara sigara veriyordu.
        4207 sayılı Kanunun 3. maddesinin önceki hali yukarıda ifade ettiğimiz gibi iken, 5727 sayılı Kanunla 4. madde başlığı ile birlikte değişmiştir.“Diğer Koruyucu Önlemler” başlığını alan 3. maddede, 5727 sayılı Yasa ile getirilen değişikliklere baktığımızda, diğer koruyucu önlemler 14 bent halinde sayılmıştır. Buna göre,
        1)“Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar.” Burada önceki düzenlemede olduğu gibi tütün ürünlerinin reklamları yasaklanmıştır. Aynı zamanda tütün ürünü üreten firmaların sponsor olmaları da yasaklanmıştır.
        2)“Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz.” Burada yine tütün ürününe özendirme yasaklanmıştır. Bireylerin kullandıkları aksesuarlardaki tütün ürünü çağrışımı gizli olarak o ürünün reklamını da yaptığı için bu yasak da yerinde olmuştur.
        3)“Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez.” Tütün üretimi yapan firmalarının ürünlerini taşıyan araçlar vasıtasıyla reklamlarını yapmada yasak kapsamına alınmıştır.
        4)“Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar.” Tütün ürünlerin teşvik, hediye veya promosyon adı altında (eskiden daha çok yılbaşlarında yapılırdı ve yıl başı sepeti içinde tütün ürünleri de yer alırdı) bedelsiz dağıtımı da yasaklanmıştır. Bugün için, üretici firmaların üretici ve bayilere promosyon uygulamasının yapıldığı bilinmektedir ve bu mesele iki kişi arasında olması ve “alan razı, satan razı” şeklinde olması nedeniyle önlenmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir.
        5)“Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organlarına ilân verilemez.” Aynı şekilde tütün ürünü üreten firmaların ilanlarında kendi reklamlarını yapacak isim, logo veya amblem kullanmaları yasaklanmıştır.
        6)“Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.” Televizyonlara yani görsel medyaya ilişkin bir yasak olan bu bende göre, televizyonda gösterimi olan her türlü görsel içerikli programda tütün ürünü kullanımı yasaklanmıştır. Eskiden gördüğümüz oyuncuların hemen bir sigara yakması görüntüsü artık yasaklanmıştır        7)”Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz.” Hastanelerde, sağlık ocaklarında, okullarda, dershanelerde, tiyatrolarda, müzelerde, stadyumlarda, kapalı spor salonlarında vs. ve bu yerlere ait kantinlerde de sigara satışı yasaklanmıştır.
        8)“Tütün ürünleri on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.” 4207 sayılı Yasada olduğu gibi bu bentle de 18 yaşından küçüklere sigara satma yasağı yinelenmiştir. Ancak yeni düzenlemede 18 yaşından küçüklere sigara ikram etme de yasak kapsamına alınmıştır.17 yaşındaki misafirinize ikram olarak sigara veremeyeceksiniz. Eğer verirseniz 4207 sayılı Yasayı ihlal etmiş olacaksınız.
        9)“On sekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez.” 18 yaşından küçüklerin sigara içmeleri yasak olduğu gibi sigara fabrikalarında ya da sigara dağıtım şirketlerinde, satış yerlerinde ( tekel bayilerinde) çalışması da yasaklanmıştır. Ancak bu hükmü geniş yorumlamamalıyız. Zira ülkemizde hemen her bakkalda ( mahalle marketinde) sigara satılmakta olup, buralarda çalışan 18 yaşından küçük çıraklarda bulunmaktadır. Bu kişilerin o bakkallarda sigara satıldığı için çalıştırılmasını yasaklamak ülkemiz gerçekleri ile çok bağdaşmayacaktır.
        10) “Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz.” Bu da küçük çocukları korumaya yönelik getirilen bir benttir. Bazen görürüz ki, özellikle okul talebelerini özendirme ya da onların harçlıklarının paket almaya yetmeyeceği, sigara paketlerini saklama sorunu olacağı için sözüm ona uyanık bazı bakkallar tek sigara satmaktadır. İşte bu bentle bu tek satıcılık da yasaklanmıştır. Öğrencilerin sigaradan korunması açısından çok yerinde bir düzenleme olmuştur.
        11) “Tütün ürünleri, yetkili satıcı olan yerlerin dışında; otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz”. Sigaranın eskiden olduğu ve bazı iş yerlerinde olduğu gibi otomatik makine ile satışı yasaklanmıştır. Aynı zamanda satış amacıyla kargo ile taşınması da yasak kapsamında yer almıştır.
        12) “Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kâğıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz.” Her türlü tütün ürünü atığının çevreye atılması da yasaklanmıştır. Bu durum aslında çevre kirliği ile mücadele açısından da aslında çok önemlidir. Maalesef ülkemizde yollar sigara izmaritleri ile doludur. Yasa açıkça bunu suç kabul etmiş ancak uygulama da bu suçtan bireylerin cezalandırılması için belli bir sürenin geçmesi ve insanların eğitim ve kültür düzeyinin biraz daha yükselmesi gerektiği de bir gerçektir.
        13) “Tütün ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz.” Bu bentte, 18 yaşından küçükleri koruma amaçlı getirilen bir benttir. Çocukların sigara özentisi olmaması için getirilmiştir. Aynı zamanda kaçak sigara satışlarının da önüne geçilmek istenilmiştir. Ancak maalesef kaçak sigara diye tabir edilen sigaralar ülkemizde özellikle doğu ve güneydoğu illerimizde sokaklarda tezgâhlarda satılmakta, kimse de buna engel olamamakta ya da olmamaktadır. Bu durum aslında vergi kaybına da neden olmaktadır.
        14) “Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.Aynı şekilde özentinin önüne geçilmek için getirilen bir benttir. Oyuncak tütün ürünü, ya da eskiden olduğu gibi sigara şeklinde çikletler üretimi yasaklanarak, yeni yetişen genç neslin ve çocukların sigaraya oluşabilecek özentilerinin önlemek istenilmiştir.
        Yukarıda yer verdiğimiz 14 bentlik diğer önlem adı altında yer alan aslında birer yasak içeren hükümlerin birçoğu 18 yaşından küçük bireyleri korumak amacıyla getirilmiş düzenlemelerdir. Ancak bu düzenlemelerin uygulamada yer bulabilmesi için toplumda yer alan bütün bireylere büyük sorumluluklar düşmektedir. Hepimiz geleceğimiz ve neslimizin devamı olan çocuklarımızı sigara gibi kötü alışkanlıklardan korumak için azami gayretler göstermek zorundayız.
 
            IV – KONTOLÜN SAĞLANMASI
4207 sayılı Yasanın “uyarılar” başlığını taşıyan 4. maddesinde,“Tütün ve tütün mamullerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasağı ve buna uymamanın sonuçlarını belirten uyarılar asgari on santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır veya yazılır. Bu uyarıların yapılmasından ilgili yerlerin yetkili veya amiri durumundaki kişi veya kişiler sorumludur. Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ve tütün mamulleri paketinin üzerinde açıkça görülebilir ve rahatça okunabilir şekilde, Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır ibaresi konulur. Bu ibareyi taşımayan tütün ve tütün mamulleri ithal edilemez ve satışa çıkarılamaz[3].Gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarında satılan veya yolcu beraberinde yurda sokulan tütün ve tütün mamulleri hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmaz. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ve özel televizyon kurumları ayda en az doksan dakika tütün ve tütün mamulleri alışkanlığının zararları konusunda uyarıcı ve eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır.” hükmü yer almakta idi. Bu hükme baktığımızda, sigara içmenin yasak olduğu yerlerde bu yasağı belirten ve yasağa uymayanlara verilecek cezaları gösteren uyarı yazıları bulunması gerektiği ifade edilmiş. Aynı şekilde sigaranın üzerinde sağlığa zararlı olduğunu gösteren bir ibare konularak belki de tam tiryaki olmayanları sağlığını koruma adına bu alışkanlıktan vazgeçirme niyeti düzenlenmişti. Yasa koyucu başta TRT olmak üzere görsel medyaya da sigaranın zararları ile ilgili ayda en az 90 dakika eğitici yayın yapma yükümlüğü getirmişti. Ancak ülkemizde maalesef tüm görsel medya bu yasal zorunluluğu çok geç saatlerde yerine getirmiş ve yasanın bu düzenlemesi ile amaçlanan husus ve verim elde edilememiştir.
        4207 sayılı Kanunun 4. maddesinin önceki hali yukarıda ifade ettiğimiz gibi iken, 5727 sayılı Kanunun 5. maddesiyle 4.madde başlığı ile birlikte değişmiştir.“ Kontrolün sağlanması” başlığını alan 4. maddede, 5727 sayılı Yasa ile getirilen değişikliklere baktığımızda, 11 bent halinde kontrol mekanizması anlatılmıştır. Buna göre,
        1)“Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.” Burada önceki düzenlemede yer alan hükümler tekrar edilmiş, sonrasında da farklı olarak toplu taşıma araçlarına da uyarı yazılarının yazılacağı belirtilmiştir. Ayrıca, sigara içmenin serbest olduğu yukarıda sayılan yerlere sigaranın sağlığa verdiği zararlarla ilgili sağlık uyarıları asılacağı da belirtilmiştir. Mesela, cezaevlerinde ayrılan sigara odalarına sigaranın sağlığa zararlı olduğuna ilişkin ifadelere yer verilecektir.
        2)“Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere en az beş santimetrelik puntolarla, beyaz zemin üzerine büyük harfler ve siyah yazı rengi ile, Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır. ibaresi yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır.” Sigara satışı yapılan yerlerde yer alacak yasal uyarının ne olduğuna yer verilmiştir. Bu yazı sayesinde yasağı çiğnenmesi halinde bunu görenleri ihbar etmesi yolu da açılmıştır. Halk içinde oto kontrol mekanizması da bu sayede harekete geçirilebilir. Ancak, anılan düzenleme 15/04/2008 tarih ve 26848 sayılı Resmi Gazetede de yayımlanan 03/04/2008 tarih ve 5752 sayılı Yasanın 6. maddesi ile Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır. ibaresi Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır. şeklinde değiştirilmiştir.
        3)“Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin üzerine, en geniş iki yüzünden, bir yüzüne toplam alanın yüzde kırkından, diğer yüzüne yüzde otuzundan az olmamak üzere özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz.” Burada yine sigara paketlerinin ve (içinde birden fazla paketin bulunduğu) sigara kartonları üzerine yazılması gereken uyarı yazılarının boyutları ile ilgili ayrıntılı bir düzenlemeye yer verilmiştir. Uyarı yazısının yazı, resim, şekil, grafik biçiminde olmasında da bir engel bulunmamaktadır. Bu şekilde uyarı mesajı taşımayan sigara paketlerinin ise ithali ve yurt içinde satışı yasaklanmıştır. Burada asıl sorun kaçak sigara hususunda çıkmaktadır. Zira kaçak olan sigaralarda bu tür uyarılar maalesef yer almamaktadır.
        4)“Tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanlış ve eksik bilgi verilemez, aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya işaret kullanılamaz.” Yukarıdaki bentler uyarınca verilmesi zorunlu olan sigaranın sağlığa zararlarına, tehlikelerine ilişkin bilgilerin eksik ya da yanlış veyahut yanıltıcı şekilde verilmesi de yasaklanmıştır.
        5)“Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır.[4]” Burada yasa koyucu ne tür uyarıların olacağı hususunda ayrıntıya girmemiş ve yönetmelikle bu hususların belirtileceğini ifade etmiştir. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu’nun internet sayfasından veya dumansizhava.org.tr adresinden bu yasal uyarıların neler olduğu öğrenilebilir.Çalışmamızın fazla uzamaması amacıyla biz bu hususlara burada yer vermiyoruz.
        6) “Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde on beş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün ve Alkollü Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır.” Burada sigara fabrikalarına bir yükümlülük getirilmiştir. Sağlık Bakanlığı ya da Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu bu fabrikalardan her hangi bir bilgi yada belge istediğinde bu bilgi ve belgenin 15 gün içerisinde bilgi veya belgeyi isteyen kuruma teslim etmesi zorunlu hale getirilmiştir.
        7) “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır.” Burada da 4207 sayılı Yasanın önceki halinde var olan bir düzenlemeye yer verilmiştir. Ancak, burada farklı olarak anılan 90 dakikalık televizyon yayımlarının yayım saati sınırlandırılmış ve 17:00 – 22:00 arasında 30 dakikası olmak üzere, 08:00- 22:00 arasında 90 dakika yayın yapma zorunlu hale getirilmiştir. Bu yasal düzenleme ile birlikte televizyonların gece yarılarında bu 90dakikalık yayım şartını sözde uygulamalarının da önüne geçilmiştir. Ayrıca bu yayımların hazırlanmasına hangi organların yardımcı olacağı ve yayımların oluşturulması hakkında bağlantılı olarak çalıştırılacak birimler belirtilerek bu konularda oluşabilecek tereddütlerinde önüne geçilmiştir.
        8)“Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır.” Burada yine gençleri ve çocukları koruma amaçlı Milli Eğitim Bakanlığına bir yükümlülük getirilmiştir. Bu sayede ilköğretim okullarında lise ve dengi okullara kadar bütün okuyan öğrencilerin bilinçlendirilmesi sağlanmış olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığınca sigaranın zararları uygun ders programlarında uygun müfredatlara yerleştirilecektir.
        9)“Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.” Yukarıdaki bentte Milli Eğitim Bakanlığına bir yükümlülük getirilmiş iken, burada da Sağlık Bakanlığına ayrı bir yükümlülük getirilmiştir. Sigara alışkanlığını bıraktırıcı tedaviler için gerekli çalışmalar yanında bırakmayı özendirici programlar hazırlama yükümlülüğü getirilmiştir.
        10)“Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur.” Burada yasa koyucu Milli Eğitim Bakanlığına ve Sağlık Bakanlığına bir takım yükümlülükler yüklemekle kalmamış, bu yükümlülükler nedeniyle yapılması gereken masraflar içinde ilgili bakanlıklar bütçesine ödenek aktarılacağını da açıkça ifade ederek, bu konulara ilişkin oluşabilecek mazeretlerinde önüne geçmek istemiştir.
        11)“31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde[5] belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez. Anılan Kanunun 41. maddesinde, Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler başlığı altında gelir vergisinin tespitinde gider kabul edilmeyen çeşitli giderlere yer verilmiştir. İşte her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin gider kabul edilmeyeceği burada da açıkça vurgulanmıştır. Yasa koyucu burada bu hükme ayrıca yer verme gereği hissetmiştir. Zira bu giderleri şirketler vergilerinin tespitinde indirim nedeni olarak kullanabilmekte idi. Bu yasal düzenleme ile bunun da önüne geçilmiş olmaktadır.
 
            V – CEZA HÜKÜMLERİ
            4207 sayılı Yasanın “Yasağa Uymayanlar Hakkında İşlem” başlığını taşıyan 5. maddesinde,“Tütün ve tütün mamullerinin içilmesinin yasaklandığı ve yasağa ilişkin yazılı uyarıların bulunduğu yerlerde tütün ve tütün mamulleri içenlere, ilgili yerin yetkilisi veya amiri durumundaki kişi tarafından yazılı uyarı gösterilmek suretiyle yasağa uyması, aksi takdirde o yeri terk etmesi gerektiği bildirilir. Bu bildirime rağmen tütün ve tütün mamulleri içenler genel zabıta marifetiyle o yerden uzaklaştırılır..” hükmü yer almakta idi. Bu hükme baktığımızda, tütün ürünleri kullanılması yasak olan yerlerde yasağa uymayanın uyarılacağı, eğer uyarıya rağmen yasayı ihlale devam ederse, bu takdirde bulunduğu ortamdan çıkartılacağı düzenlenmişti.
        4207 sayılı Kanunun 5. maddesinin önceki hali yukarıda ifade ettiğimiz gibi iken, 5727 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 5.madde başlığı ile birlikte değişmiştir. Ceza Hükümleri” başlığını alan 5. maddede, 5727 sayılı Yasa ile getirilen değişikliklere baktığımızda, 15 bent halinde cezalar anlatılmıştır. Burada hangi maddenin hangi fıkrası ihlal edildiğinde ne tür cezalar verileceği hususu düzenlenmiş olmakla birlikte, biz burada geçen maddeleri ve fıkralarını yukarıda ayrıntılı olarak verdiğimiz için burada anılan maddeleri tekrar değinmiyoruz. Buna göre, 4207 sayılı Yasanın yeni 5. maddesine baktığımızda,
        1) 4207 sayılı Yasanın 2. maddesinin birinci (anılan madde de sayılan kapalı mekanlar ) ve dördüncü (stadyum vs. anılan madde de sayılan açık hava alanları) fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3. maddenin ikinci fıkrasına (tütün üreten firmaların reklamının kıyafet, takı, aksesuar olarak kullanılma yasağı) aykırı hareket edenler, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39. maddesi[6] hükümlerine göre; 3. maddenin on ikinci (yere izmarit atma vs.) fıkrasına aykırı hareket edenler Kabahatler Kanununun 41. maddesi[7] hükümlerine göre cezalandırılacaktır.
        2) 4207 sayılı Yasanın 2. maddesinin (a) bendi (kamu hizmeti veren binalar) hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme iznini veren kurum yetkilileri tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen, verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında mahalli mülki amir tarafından beş yüz Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Burada yukarıda tütün ürünlerin yasaklanması başlığı altında ayrıntılı olarak aktarılan hususlarda ceza vermede yapılacak işlemler aktarılmıştır. 4207 sayılı Yasanın önceki halinde olduğu gibi bir uyarma söz konusu ancak burada uyarı yasağı ihlal eden kişiye yazılı olarak yapılıyor. Yazılı uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere ise idârî para cezası verilecektir. İdari para cezasına ilişkin işlemi tesis etme yetkisi ise, belediye sınırları içerisinde belediye encümenine[8], belediye sınırları dışında (köyler gibi) ise, mahalli en büyük mülki amire aittir. Yasada belirli bir miktardan söz edilmişse de bu miktar her yıl yeniden değerlendirme oranına göre artmakta ve değişmektedir.2009 yılı için açıklanan yeniden değerlendirme oranı ise %12 olarak ilan edilmiştir. Sayılan yasaklara aykırı hareket eden ilgililer idârî para cezasıyla tecziyesi üzerine, bu cezanın kaldırılması istemiyle, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 ve 27. maddeleri uyarınca yetkili sulh ceza mahkemesine başvuru yapabileceklerdir. Buradaki başvuru süresi ise, ilgili idârî para cezasının kendilerine tebliğini izleyen günden itibaren 15 gündür. 15 günlük bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar süre aşımı nedeniyle reddedilir.
        3) 4207 sayılı Yasanın diğer koruyucu önlemleri düzenleyen 3. maddesinin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve on birinci fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenlere ise, elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılacaktırlar. Görüldüğü üzere burada ceza miktarı artmaktadır. Zira anılan maddelere bakıldığından bu suçu işleyenler şahıslardan ziyade şirketlerdir. Anılan idârî para cezasına ilişkin işlemi tesis etme yetkisi ise, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kuruluna aittir. Ancak, 15/04/2008 tarih ve 26848 sayılı Resmi Gazetede de yayımlanan 03/04/2008 tarih ve 5752 sayılı Yasanın 6. maddesi ile “ve on birinci” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
        4) ) 4207 sayılı Yasanın 3. maddesinin altıncı fıkrasındaki film vs.de sigara görüntüsü göstermeme yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan kuruluşlar, elli bin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılacakları düzenlenmiştir. Burada ise, ceza verme yetkisi Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna aittir.
        5) 4207 sayılı Yasanın 3. maddesinin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı olarak yasada belirtilen yerlerde sigara satışı yapanlara, kimin ne kadar idârî para cezası vereceği hususu düzenlenmiştir. Buna göre, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında ise genel kolluk (polis – jandarma güçleri ) tarafından idarî para cezasına ilişkin işlem tesis edilebilir.
        6) 4207 sayılı Yasanın 3. maddesinin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı olarak 18 yaşından küçüklere sigara ikram eden yada satanlar ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Sağlık için tehlikeli madde temini başlıklı 194. maddesi[9] hükmüne göre cezalandırılır. Anılan maddeye baktığımızda ise, bu kişilerin hapis cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Burada cezayı veren makam artık bir idârî makam değildir. Görevli ve yetkili adli yargı yerince bu cezaya hükmedilir..Bu durum 4207 sayılı kanun ile 5727 sayılı kanunlardaki tek istisnadır, çünkü diğer cezalar idari para cezalarıdır.
         4207 sayılı Yasanın 3. maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı olarak 18 yaşından küçükleri istihdam edenler, mahalli mülki amir olan kaymakam veya valilerce idârî para cezasıyla cezalandırılacaktır. Burada yasa koyucu 18 yaşından küçük olarak çalıştırılan her bir kişi için ayrı bir idari para cezası verileceğini açıkça hükme bağlamıştır. Yani iki tane 18 yaşından küçük çocuğa sigara sattıran bir kişi iki ayrı idârî para cezasıyla cezalandırılacaktır. Bu idârî para cezasına karşı da 5326 sayılı Yasanın 3 ve 27. maddeleri uyarınca Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilebilir.
        8) 4207 sayılı Yasanın 3. maddesinin onuncu fıkrasındaki yasağa aykırı olarak tane hesabıyla sigara satanlarda idarî para cezası ile cezalandırılacaktı. Bu idârî para cezasını da Belediye sınırları içerisinde belediye zabıtaları, belediye sınırları dışında ise genel kollukça verilecekti. Ancak, 15/04/2008 tarih ve 26848 sayılı Resmi Gazetede de yayımlanan 03/04/2008 tarih ve 5752 sayılı Yasanın 6. maddesi ile bu madde hükmü yürürlükten kaldırılmıştır. Bu durumda artık tek tek sigara satanlar bu madde hükmüne göre idari para cezasıyla cezalandırılamayacaktır.
        9) 4207 sayılı Yasanın 3. maddesinin on üçüncü fıkrasında öngörülen sigaranın 18 yaşından küçüklerin ulaşabileceği yerlerde satılması, satış belgesi olmadan ya da belirlenen yer dışında satış yapılması halinde, o yerin mahalli mülki amirince anılan yasakları ihlal edenlere bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile verilecekti. Belgesiz olarak sigara satışı yapılması halinde ise belgesiz satılan sigaralara el konulur ve eğer bu sigaralara ilişkin belgeler ibraz edilemezse sigaraların mülkiyeti kamuya geçirilecekti. Burada mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verme yetkisi mahalli mülki amire aitti. Ancak, 15/04/2008 tarih ve 26848 sayılı Resmi Gazetede de yayımlanan 03/04/2008 tarih ve 5752 sayılı Yasanın 6. maddesi ile bu madde hükmü yürürlükten kaldırılmıştır.
        10) 4207 sayılı Yasanın 3. maddesinin on dördüncü fıkrasında öngörülen oyuncak, çiklet, şeker gibi ürünlere benzeterek tütün ürünü üretenlere de, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında mahalli mülki amir tarafından yirmi bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilecektir. Burada belediye sınırları içerisinde idari para cezası verme yetkisi belediye encümenine aittir. Bu idari para cezasına karşı da 5326 sayılı Yasa uyarınca sulh ceza mahkemesine başvuru yapılabilir.
        11) 4207 sayılı Yasanın 4. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılacaktır. Burada idari para ceza verme yetkisi yine sadece mülki idari amirlere verilmiştir. Yasa koyucu burada yasada sayılan her bir yükümlülüğün ihlalini ayrı bir idari para cezası nedeni olarak kabul etmiştir. Aynı anda iki ayrı fıkra hükmü ihlal edilse iki ayrı idari para cezasına hükmedilmesi gerekir.
        12) 4207 sayılı Yasanın 4. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı iki yüz elli bin Yeni Türk Lirasından az olamaz. Burada ceza verme yetkisi Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kuruluna verilmiştir. Yasa koyucu burada verilecek olan idari para cezasına da alt sınır belirleyerek bu suçu işleyecek firmalara da göz dağı vermek istemiştir. Nitekim bu idari para cezası 250.000.00 YTL’den az olamaz. İdari para cezasının azami bir sınırı ise yoktur. Yasada öngörülen uyarıları içermeden piyasaya sunulan sigaranın değeri kadar bu ceza kesilecektir.      
        13) 4207 sayılı Yasanın 4. maddesinin altıncı fıkrasında düzenlenen ve ilgili firmaların kendilerinden istenilen bilgi ve belgeleri Sağlık Bakanlığı ya da Düzenleme Kuruluna sunmamaları durumda ise, ilgili firmaya elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilebilecekti. Yine bir önceki bentte olduğu gibi, burada da ceza verme yetkisi Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kuruluna aitti. Ancak, 15/04/2008 tarih ve 26848 sayılı Resmi Gazetede de yayımlanan 03/04/2008 tarih ve 5752 sayılı Yasanın 6. maddesi ile bu madde hükmü yürürlükten kaldırılmıştır.
        14) 4207 sayılı Yasanın 4. maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen yayın yapma konusundaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşlarına bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilecektir. Radyo yayını yapan kuruluşlara ise bu cezaların 1/10’nu uygulanacaktır. Anılan cezalar hakkında işlem tesis etme yetkisi ise Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna aittir.    15) Yasa koyucu son olarak 4207 sayılı Yasa ile kendisine belirli yükümlülükler yüklenen memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili olarak da, bu yükümlülükleri yerine getirmeyenlerin kendi mevzuatında yer alan şekliyle disiplin cezalarıyla cezalandırılacağını belirtmiştir. Aynı zamanda bu kişilerin bu davranışları Türk Ceza Kanunu anlamında suç teşkil etmesi halinde haklarında ceza kovuşturması da açılacaktır.
         VI – İDARİ PARA CEZALARI VE PARA CEZASINA İLİŞKİN HÜKÜMLER
            4207 sayılı Yasanın 6 maddesinde, “idari para cezaları” başlığı altında “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki zorunluluğu yerine getirmeyen tütün veya tütün mamullerinin içilmesinin yasaklandığı yerin memur olmayan yetkilisi veya amiri hakkında on milyon lira para cezası verilir. Bu Kanunun 5 inci maddesine göre uyarıda bulunmayan tütün ve tütün mamullerinin içilmesinin yasaklandığı yerin memur olmayan yetkilisi veya amiri hakkında on milyon lira para cezası verilir.” hükmü yer almakta idi. Ancak anılan bu hüküm 01/03/2008 tarih ve 26803 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Yasanın 9. maddesi ile 19.05.2008 tarihinden itibaren ortadan kaldırılmıştır. 5739 sayılı Yasa ile ilgili değişikliğe gidilerek 5727 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yaşanabilecek bir takım kargaşalarında önüne geçilmiştir.
         Öte yandan, 4207 sayılı Yasanın 8 maddesi “para cezasına ilişkin hükümler” başlığını taşımakta idi. Bu madde hükmüne baktığımızda “6. maddede yazılı para cezaları o yerin en büyük mülki amiri tarafından verilir. Para cezalarına dair kararlar ilgililere Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre mahallin en büyük mal memurluğunca tahsil edilir. İdari para cezalarına karşı yedi gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir.” şeklinde idi. Burada idari para cezalarının kimin tarafından verileceği, ne şekilde ilgisine tebliğ edilerek, ilgilisinden tahsil edileceği ve bu cezaya karşı başvuru yapılacak yargı yeri gösterilmişti. Ancak 5277 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 4207 sayılı Yasanın 8. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
         VII- MÜLKİYETİN KAMUYA GEÇİRİLMESİ
         4207 sayılı Yasanın “adli para cezaları başlıklı” 7. maddesinde, “Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenlere on milyon liradan beş yüz milyon liraya kadar adli para cezası verilir. Tekerrür halinde bu cezanın yukarı haddine hükmolunur.” hükmü yer almakta idi. Burada adli para cezası öngörülmüştü. Bu para cezasını ise, adli mahkemeler verecekti. Oysa 5727 sayılı Yasanın 7. maddesiyle 4207sayılı Yasanın 7. maddesi başlığı ile birlikte değiştirilmiştir. “Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi” başlığını alan yeni 7. madde hükmü şu şekildedir: “Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve on dördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.” Burada tamamen farklı bir düzenleme getirilmiş ve adli para cezası kaldırılmıştır. Adli para cezası yerine sigara firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bun